Dolar 36.6737 Euro 40.0009 Altın 3534.577 Borsa 10821.33 Sterlin 47.5022 Brend 70.55
14 Mart 2025 Cuma

Ömer Çelik'ten Uyarı: Suriye'de Mezhepsel Provokasyon Tehlikesi Kapıda!

Ömer Çelik, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne dayanarak, çatışmalarda binden fazla kişinin hayatını kaybetmesini "Suriye'nin birliğine yönelik terörist bir saldırı" olarak nitelendirdi. Hayatını kaybedenlerin mezhepsel ayrımına dikkat çekilmesini eleştiren Çelik, "Bu saldırı, Esad rejiminin kalıntıları ve onu yeniden güçlenmesini isteyen unsurlarca yapılmıştır." ifadelerini kullandı.

Ömer Çelik'ten Uyarı: Suriye'de Mezhepsel Provokasyon Tehlikesi Kapıda!
9 Mart 2025 Pazar/16:41

Suriye'nin sahil kenti Lazkiye ve çevresindeki çatışmalar, 6 Mart tarihinden bu yana Türkiye'de geniş yankı buldu. Muhalefet partileri, sivil hakların korunması için hükümete sorumluluk alma çağrısında bulunurken, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise "Suriye'nin birliğini korumak adına duruşumuzu sürdürüyoruz. Bu süreçte mezhepsel kışkırtmalara da dikkat çekiyoruz." ifadelerini kullandı. Diğer yandan, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, çatışmalar sonucunda 745'i Alevi sivil olmak üzere, toplamda binin üzerinde kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Çelik'in açıklamalarından bazı önemli noktalar şunlardır:

"Suriye'de Beşar Esad'ın sebep olduğu yıkımdan çıkılan tabloda, Cumhurbaşkanımız ülkenin güvenliğine dair yaklaşım sergilemiş ve Esad rejiminin gerçekleştirdiği katliamların daha fazla duyurulması için en güçlü sesi kendisi yükseltmiştir. Lazkiye'de meydana gelen Suriye güvenlik güçlerine yönelik saldırılar, Suriye'nin birliğine yönelik terörist eylemlerdir. Bizim en temel ilkemiz 'Suriye tüm Suriyelilerin ülkesi' anlayışıdır. Suriye'yi bir uydu devleti haline getirme çabalarına karşıyız. Bizler, Suriye'nin bütünlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Suriye'de mezhepsel kışkırtmalar yürütülmekte."

Hukuka bağlılık çerçevesinde bir düzenin tesis edilmesi önemlidir. Kapsayıcı bir yönetim yapısının oluşturulması şart. Suriye halkı, özgür ve onurlu bir yaşam arzusunda. Uluslararası toplum da Suriye yönetimini desteklemeli. Söz konusu istikrarsızlaştırma çabalarının altında, çökmüş bir devlet yapısını istemek yatıyor. Mezhepsel ve etnik kışkırtmalar maalesef suistimal ediliyor. "Suriye, Suriyelilerindir" derken, tüm grupların güven içinde yaşayabileceği bir yapı ortaya konulmalıdır. Cumhurbaşkanımız, bu meselelere olan titizliğini ifade etmiştir. Herkesin korunması gerektiği, azınlıkların haklarının gözetilmesi ve kadın hakları konusuna vurgu yapmıştır. Ne yazık ki bazı sivil kayıplar da yaşanmıştır.

Ayrıca, bu olayların ülkemizde mezhepsel bir propaganda unsuru olarak değerlendirilmek istendiğini gözlemliyoruz. Olayın duyulmasının ardından, 30 saniye içerisinde bu terörist saldırıyı gerçekleştiren grubu belirledik ve arkasındaki güçlerin ne olabileceğini de tespit ettik. Türkiye, kimlerin kiminle ilişkili olduğunu gayet iyi bilmekte. Bu saldırı, Esad rejiminin bir artığı olan ve onu yeniden canlandırmak amacıyla kullanılan unsurlardır. Sosyal medya üzerinde dikkatli bir dil kullanılması gerekiyor. "Bu bir Nusayri isyanıdır" şeklinde yapılan tanımlamalar yanlıştır. Biz, tüm grupların terörle birlikte anılmaması gerektiğine inanıyoruz. Bu gruplara karşı kardeşlik siyaseti ile yaklaşmaktayız. Esad'ın katliamları Nusayrilere, DEAŞ'ın eylemleri de Sünnilere mal edilemez.

Terörist, teröristtir; bunun herhangi bir mezhebi, etnik kökeni ya da inancı olamaz. Norveç'teki katliamcı birine Hristiyan terörist demiyoruz ama İslam adına terörist yaftası yapıştırılabiliyor. Hiçbir şekilde İslam ile terörün yan yana gelmemesi gerekmektedir. Mazlumun yanında durmak için onun etnik kökenine ya da dinine bakmıyoruz. Mazlum, kim olursa olsun korunmalı; zalim de zalimdir ve kim olursa olsun karşı çıkılmalıdır. Bu tarz bir dil, bölgedeki kötü niyetli projelerin peşinden koşanlar tarafından üretilmektedir. Bunun kimler tarafından oluşturulduğunu ve siyasi bağlamda nasıl kullanıldığını iyi biliyoruz. Ülkemizdeki vatandaşların, bölgedeki insanların mezhepsel aidiyetleri önemli ve saygındır; ancak siyasal mezhepçilik bir zehirdir. Bu durum, bireyler arasında dini duvarlar öremekte ve siyasal mezhepçi bir dil ile siyasi olayları okuma çabası, yanlış sonuçlar doğurmaktadır."

Şimdi muhalefet, partimize ve Cumhur İttifakı'na yönelik eleştirilerini sürdürmektedir. Sivil kayıplar ile alakalı bir insani duyarlılık öne çıkarılmakta. Ancak bu yaklaşım, doğru değildir. Sünni ya da Alevi, hiçbir sivilin hedef alınmasını asla meşru görmüyor ve kabul etmiyoruz. Suriye yönetimi, terörle mücadele ederken güvenlik güçlerinin sivil kayıplara karşı daha dikkatli olmalarını istemekte, bu da son derece değerlidir. Asimetrik grupların, bazı abartılı eylemlerle sivillere zarar verenlerin cezalandırılacağına inanıyoruz. Suriye yönetimi ve liderleri, yürüttükleri mücadelenin terörle olduğunu açıklamaktadır. Muhalefetten gelen belirli suçlamalar, Suriye'deki gerçek durumu anlamakta ne denli uzak olduklarını gösteriyor.

Her bir grubun hayatının ve haklarının korunması konusunda en duyarlı ülke Türkiye Cumhuriyeti, en duyarlı lider ise Cumhurbaşkanımızdır. Suriye yönetiminin bu konudaki beyanları son derece saygı gören ifadelerdir. Fakat bazıları, uluslararası müdahale talebinde bulunmakta; Netanyahu'dan sığınma isteğinde bulunacaklarını ifade etmektedir. Bu durum, açıkça provokasyon niteliği taşımaktadır ve biz bunları yakından takip etmekteyiz. Tüm bu çağrılar, uluslararası müdahale talebidir ve terörü gerçekleştirenler, İsrail’in buraya müdahalesini sağlamak için yola çıkmaktadırlar.

© Haberler Ordu